Prof. Dr. Okan Tüysüz’ün Marmara Bölgesi’ne ilişkin deprem değerlendirmesi, bilim camiasında ve toplumda geniş yankı buldu. Deneyimli sismoloji uzmanı, bölgedeki fay hatlarının ve deprem risklerinin mevcut bilimsel veriler ışığında yeniden analiz edilmesi gerektiğini vurguladı. Tüysüz, geçmişte belirlenen olası büyük deprem tarihine dair beklentilerin, güncel jeolojik ve sismik verilere göre değişebileceğini ve bu nedenle olası bir büyük depremin öne çekilmiş olabileceğini ifade etti. Bu değerlendirme, uzun süredir deprem gündemiyle yaşayan Marmara bölgesi için dikkatleri yeniden bu konuya çevirdi.
Uzman, Marmara Denizi içindeki fay segmentlerinin davranış biçimi ve güncel stres birikimi üzerine yaptığı açıklamada, deprem riskinin zamansal olarak daha önce hesaplanandan farklı bir aralığa kaymış olma ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti. Bilim insanları, bu tür değerlendirmelerin yerel yönetimler ve afet planlaması yapan kurumlar için yol gösterici olması gerektiğini savunuyor. Özellikle büyük metropollerin yoğun nüfusları ve kritik altyapıları göz önüne alındığında, deprem riskinin yeniden değerlendirilmesi ihtiyacı ortaya çıkıyor.
Prof. Dr. Tüysüz’ün açıklamaları, bölgedeki deprem bilinci ve hazırlık düzeyinin artırılması gerektiği yönündeki tartışmaları da tetikledi. Uzman, sadece tahmini tarihlerin değil, aynı zamanda jeofiziksel göstergelerin dikkatle izlenmesi ve halkın doğru bilgilendirilmesi gerektiğini ifade etti. Bu yaklaşım, deprem gerçeğinin belirsizlikler üzerine değil, bilimsel verilere dayalı bir şekilde ele alınmasını savunuyor.
Toplumda ve bilim çevrelerinde bu değerlendirmeye ilişkin farklı görüşler bulunuyor. Bazı araştırmacılar verilen mesajın paniğe yol açmadan yapılması gerektiğini belirtirken, bazıları ise bilimsel gerçeğin doğrudan ve açık biçimde paylaşılmasının risk farkındalığını artıracağını savunuyor. Bununla birlikte, deprem hazırlıklarının geliştirilmesi, yapı denetimlerinin sıkılaştırılması ve acil durum planlarının güncellenmesi gibi konular ön plana çıkıyor.
Marmara Bölgesi’nin deprem potansiyeli, yıllardır tartışılan bir konu olsa da Prof. Dr. Okan Tüysüz’ün bu son değerlendirmesi, bilimsel topluluğun ve halkın dikkatini bir kez daha bu hayati meseleye çekti. Gelişmeler, yalnızca bilim insanlarının değil, aynı zamanda kamu kurumlarının, yerel yönetimlerin ve bireylerin deprem farkındalığını artıracak şekilde ele alınmaya devam ediyor.
