Koray Candemir: İçimdeki karanlığı şarkılarla atıyorum

koray-candemir-icimdeki-karanligi-sarkilarla-atiyorum-9z652e73.jpg

İhsan Dindar – milliyet.com.tr / ihsan.dindar@milliyet.com.tr

 

Şu içinde bulunduğumuz süreçte kendini nasıl hissediyorsun? Günlerin nasıl geçiyor?

Monoton ve çok tekdüze geçti günler. Hep aynı günleri yaşama durumu söz konusuydu. Şu bir buçuk sene içimizi kuruttu.

 

Her gün aynı diye bir buçuk yıl değil de bir gün geçmiş gibi hissediyorum ben de…

Zaman kavramında bir şeyler oldu. Aynen öyle! Herkes mutfağında şef oldu. Bütün dijital platformlarda izlenecek ne varsa hepsi izlendi.

 

Bu süreçte şef olanlardan mısın?

Bende zaten öncesinde de vardı. Biraz fırıncıyımdır. Hamur işiyle uğraşmayı çok severim. Eskiden beri kek ve kurabiye yaparım. Özel ilgi alanımdır. Annem de çok iyi yapardı. Ailem Rumeli göçmeni o yüzden börekler vesaire eksik olmaz. Üstüne ben de ilgilendim bu konuyla. Mutfakta olmak eğlendiriyor.

 

Hamurişine rağmen formunu korumayı başarmışsın. Bu sürecin hemen hemen herkese hediyesi fazla kilolar oldu…

Bunu ailemin genlerine borçluyum. Ama zaten hiçbir zaman çok yiyen, obur biri olmadım.

 

Geçen yaz Molatik İnstagram hesabında canlı yayın yapmıştık. O zaman “İhtimaller”i konuşmuştuk. Öncesinde de epey bir sessizlik dönemi vardı.

Arada 2016 yılında yayımladığım bir single var. Onu saymazsak 2013’ten beri evet bir boşluk var.

60e0e7e386b2472e5ccdf609 - Koray Candemir: İçimdeki karanlığı şarkılarla atıyorum

“Birkaç ay elime gitar almadım”

İhtimaller’in ardından Kimileri isimli teklin geldi. Bu pandemi sürecinin yarattığı bir üretkenlik mi?

Pandeminin başlarında hatırlarsan herkes eve kapanacağız film izleyeceğiz, enstrüman çalmayı öğreneceğiz diye bakıyordu olaya. Sonrasında ama hiç öyle olmadı. Çünkü bu bir motivasyon işi olduğu için gündemdeki o kötü haberler etkiliyor insan. Ülkenin gündemi de zaten çok yoğun. İnan bana elime birkaç ay gitar almadığım oldu. Şarkıları daha öncesinde yapmış olduğumuz için o konuda rahat davrandım açıkçası. Bir iş için son teslim tarihinin konuşmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Pandemide o kayboldu. Buharlaştı. Böyle olunca da ertelemeler ve sarkmalar yaşandı. O yüzden zaten iki single arasında bir sene var. Kışın yayımlamayı düşündüm ama moral, motivasyon yerlerdeydi. Vakalarda patlama olmuştu, etrafımdaki insanların yakınlarını kaybediyordu. O yüzden beklettim. 

 

Konuştuğum kimi müzisyenler vakitlerini genelde evde geçirdikleri için bu süreçten çok da etkilenmediklerini ifade etmişlerdi. Ama anladığım kadarıyla sende durum tam tersi…

Müzikle uğraşan insanlarda sabretme, bekleme, evde kendine bir alan yaratma gibi şeyler doğal olarak var zaten. Yıllar sana bunu öğretiyor zaten. 9-5 çalışan insanlara göre evde oturmak bizim için daha kolaydı. Ama annem küçükken bana “oğlum sen göbeğinden dışarıya bağlısın” derdi. Küçükken de pek yerinde duran biri değildim. Hayal meyal hatırlıyorum; benim çocukluğum Paşabahçe Lojmanları’nda geçti. Akşamüstü lojmanın lokaline daha açılmadan gider orada beklerdim. Sonrasında da sürekli bir dışarıya çıkma, dışarıda eğlenmek, barlara gitmek hayatımız böyle geçiyor. Tabii biraz yaş alınca hafiften azalma yaşandı.

 

Öyle mi oldu gerçekten?

Tabii. 20’lerde haftada dört beş gün dışarıya çıkıyorduk. Evde durmuyorduk.

 

Bu bahsettiğin yıllar Kargo dönemi mi?

Kargo öncesinde de 90’ların başında İstanbul’da bir gece hayatı patlaması olmuştu. Ortaköy başka bir alemdi. Arnavutköy başka bir alemdi. Zaten Taksim’i söylemeye gerek yok. Kemancı acayip bir ortamdı. Ütopik bir şey gibi geliyor o ortam. Yüzleşme şarkımızın klibi Kemancı’da çekilmişti. Orada Kargo olarak konser de verdik. Ama düzenli olarak çalmadık. Ben, daha öncesinde cover gruplarıyla orada çalmıştım. Cherokee, Teoman’ın Indians, Mister No, Şebnem ve Özlem’in Volvox, Kaanların Mad Madame gibi grupları Kemancı’da çalıyordu. Acayip cover grupları vardı. Herkes hayatını müziğe adamış bir haldeydi. Janr çalıyordu gruplar.

 

Şimdi de var ancak skala biraz geniş…

Yeni cover gruplar Ümit Besen’den Muse’a… Janr gitti. Her şey karıştı. Eleştirmiyorum. Çünkü müzik de öyle bir hale geldi.

 

Peki bu hale gelmeli miydi sence?

Bu bence kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıktı.

 

Yeni şarkın Kimileri çıkar çıkmaz dinledim. Yolda da epey dinledim. İçinde synth var, bir 90’lar havası var. Ortaya çıkan müzik seni sen yapan ögeler. İşin mutfağında da sağlam isimler var. Şarkının hikâyesi, ortaya çıkışıyla başlayalım istersen.

Şahane isimler var kesinlikle. Gerçekten öyle. Zaten benim ekip Cem Şahin, Cemre Kabaş, Okay Aynur. Biz senelerce birlikte çaldık ve ürettik her şeyi. Bundan önceki albümün iskeletini Okay ile kaydetmiştim. Bu albümde Cem ile kaydettik. Çatı katında, stüdyoda kaydettik. Cemre’nin de böyle bir alanı var. Hepimiz hayatını müzikle dolduran ve müzikle kazanan insanlarız. Onlarla çok gurur duyuyorum. Gitarlı bir iskelet üzerine kurduk her şeyi. Sonrasında dedik ki “biz buna farklı bir bakış açısı getirelim”. O güvenli alandan bir çıkalım dedik. Sonra şarkıları Serkan Çeliköz’e yolladık şarkıları. Elden geçirsin istedik. Bu isteğimizin üstüne epey bir uğraştı, hatta formunu değiştirdi şarkıların. Sonrasında davulları çalması için Kurban grubunda Burak Gürpınar’a gittim. Sonrasında da işin içine Tarkan Gözübüyük girdi. Şampiyonlar Ligi gibi oldu. Bu isimler hayatlarını müziğe vermiş isimler. Onlarla çalışmayı kelimelerle tarif edemiyorum.

 

Şimdi 1 Temmuz itibarıyla açıldık. Ki umarım bir daha kapanmak zorunda kalmayız. Hazır şarkı geldi, gelmeye de devam edecek; konuyu DasDas’a getirmek istiyorum. Orası için var mı bir hazırlık? Eminim konser vermeyi çok özlemişsindir.

Özlemek ne kelime! Yanıp tutuşuyorum. Bu pandemi döneminde her şekilde hazırlanmak gerekiyor. Oturmalı akustik programın da olması gerekiyor. Büyük sahnede elektrikli formatının da olması gerekiyor. Çeşitli formlarda hazırlanmayı düşünüyoruz. Bu söylediğim şeyler açık hava için geçerli tabii. Bizim Harun Tekin ile Şakalı Akustik projemiz için geçtiğimiz yıl kapalı alanda, kısıtlı seyircili, maskeli bir biçimde yaptık. Yani hissi bambaşkaydı. Bence bizi de insanları da çok sarmadı. Çünkü biz işi normalde çok interaktif bir şeye döndürdüğümüz için Şakalı Akustik’te bana tam olmadı gibi geldi şu haliyle. Harun belki başka bir şey hissetmiştir tabii. Ama konserde daha farklı olabilir.

Az önce şarkının mutfağındaki isimleri sayarken Şampiyonlar Ligi dedin ya; kapak tasarımı da öyle. Ethem Onur Bilgiç ile çalışmışsınız. Zaten kapağı görür görmez acaba onun mudur dedim. Yanılmamışım. Şarkının video klibi de geldi.

İhtimallerin kapağını da Ethem yapmıştı. Fotoğrafları Kayra çekti. Şahane iş bitirdi Ethem. Zaten yüksek kalibre bir sanatçı. Animasyon klip fikri de bizim plak şirketi State51’dan geldi. GRGDN da aracı oluyor. Onlarla da zaten aile gibiyiz. Pandemi dönemi için de uygun. İhtimaller’in klibini pandemi öncesinde çekmiştik. Büyük bir prodüksiyondu o. Orada insanlar iç içeydi. Kimileri için öncesinden bir animasyon fikrim yoktu normalde.

 

Bu çalışmalarını sonbahar döneminde bir albümle tabiri caizse taçlanacak. Albümün de ruhu Kimileri şarkısı gibi mi olacak?

Kesinlikle öyle olacak. Zaten aynı ekiple çalışıyoruz. Aynen bu kafada olacak. Şarkıların kendi içinde bir ses bütünlüğü var. Bundan sonra çıkacak olan bir single daha var. Kimileri şarkısının ikiz kardeşi gibi olacak. Hepsi birbirine temas ediyor.

 

Son sorum biraz genel olacak. Hayata karşı, yarınlara dair, pandemi sonrasına dair ümitli misin? Geleceğe nasıl bakıyorsun?

Genelde pozitifim bir insanım. Karanlığa vurmam kendimi. Vurursam da gerçekten onun bir amacı vardır. Boşuna karanlık yapmayız. Zaten o karanlığı şarkılarda atıyoruz. Umutlu olmak lâzım diye düşünüyorum. Ama şu süreçte böyle olmayanları da kesinlikle eleştirmiyorum. Her şeyimizi alabilirler ama neşemizi asla. Ben böyle yaşamaya çalışıyorum.

Exit mobile version