Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuğa mahremiyet kavramının iki yaşından itibaren uygun bir şekilde anlatılması gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuğa davranış sınırlarının da öğretilmesinin önemine işaret ederek “Çocuk yürümeye başlar, özellikle üç yaşından sonra evden kopmaya, sosyalleşmeye başlıyor. O dönemde diğer insanlarla temas olduğu için orada davranış sınırlarını öğrenmesi gerekiyor. Nerede duracak, başkasına nerede hayır diyecek, bunları öğrenmesi için muhakkak anne ve babanın rehberliği gerekiyor.” dedi.
Mahremiyet eğitimi anne ve baba tarafından verilmelidir
Mahremiyet eğitimini anne ve babanın vermesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mahremiyet eğitimini başka kişiler vermemeli. Anne, baba veya onların yerine geçen kişiler vermelidir. Çocuklar için özel bölge eğitimi de deniyor. Mahremiyet eğitimi, çocuğun vücudunun özel bölgesine o izin vermedikçe başkasının dokunmayacağının öğretilmesidir. Çocuklara özel bölge anlatırken öyle cinsellik gibi değil, çocuklar onu anlayamazlar. İç çamaşırının olduğu yerlere sen izin vermedikçe benim bile dokunmam doğru değil tarzındadır. Mesela anne çocuğa banyo yaptırıyor. O yaştan itibaren çocuğa banyosunu kendi yapmasını öğretmek gerekiyor. Vücudunun o bölgelerini çocuk kendisi yıkasın. O bölgelerin özel olduğunu çocuk zaten farkında olmadan öğrenir. Mesela çocuğunu severken bazı kişiler vardır poposundan severler. Poposu sevilen çocuk orayı beyindeki haz bölgesi gibi algılar, öğrenir.” uyarısında bulundu.
İyi dokunuş ve kötü dokunuş öğretilmeli
Çocuğa vücudunda özel bölgeler olduğunu, bu bölgelere izni olmadan kimsenin dokunamayacağının öğretilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir de iyi dokunuş ve kötü dokunuş kavramları var. İyi dokunuş kişinin hoşuna giden, kişiyi rahatlatan dokunuşlardır. Kötü dokunuş ise kişinin hoşuna gitmeyen dokunuştur. Hoşuna gitmeyen bir dokunuşta bulunuyor ve ‘bu sır sakın kimseye söyleme’ diyorsa o iyi dokunuş değil, kötü dokunuştur diyeceğiz. Çocuğa, ‘Sana dokunan bir kişi -Bu sır sakın söyleme’- diyorsa bunun sırrı olmaz, hemen gelip anlatman gerekir’ şeklinde bilgi vermek önemlidir. Böyle dediğimiz zaman, çocuk bunu küçük yaşta öğrendiği için farkındalık oluşturulmuş oluyor.” diye konuştu.
Yapılan çalışmaların çocuklukta cinsel taciz olgularının genellikle %70-80 oranında birinci derece yakınlardan geldiğini ortaya koyduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Devamlı eve gidip gelen kişilerden olabiliyor.” dedi.
Davranış sınırlarını öğretmek gerekiyor
Bir çocuğa küçük yaşta hayır deme becerisi kazandırmanın da önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Buna güvenli davranış diyoruz. Davranış sınırlarını öğretmek de gerekiyor. Gece kapıyı çalmadan anne ve babanın yatak odasına girilmeyeceğini öğretmek de sosyal sınırlardandır. Anne ve babanın da çocuğu severken özel alanlarına saygı göstererek sevmesi gereklidir. Bunu öğretirsek çocuk kendini korumayı öğrenir. Genelde çocuklar 6 yaşına kadar taklit-tekrar yöntemiyle öğreniyor. Genelde gördüğünü taklit eder. Ondan sonra yavaş yavaş özerklik duygusu gelişir ve ergenlikte kendisi olur.” dedi.
Sınır koymamak empati erozyonuna yol açıyor
Çocuğa sınır koymanın gelecekte sosyal hayatta uyum sağlamasını kolaylaştırdığını vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, empati erozyonu kavramına dikkat çekti. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerine şöyle devam etti:
“Çocuk evin küçük hükümdarı olmaya çalışıyor. Herkesin hoşuna gidiyor. Ev bir nevi çocuk-erkil bir ev oluyor. Beş, altı, on yaşına kadar güzel oluyor ama ondan sonra çocuk davranışlarına sınır koymayı hiç öğrenemediği için dünya sanki hep kendi etrafında dönüyor duygusuyla gelişiyor ve çocuk narsist oluyor. Dünyada empati erozyonu var. Davranış ve sorumluluk sınırlarının öğrenilmemesiyle empati erozyonu oluyor. Empati erozyonu ne demek? Başkasının hakkıyla kendi hakkı arasındaki sınırı görememektir. Başkasının duyguları ve ihtiyaçlarıyla kendi duygu ve ihtiyaçları arasındaki sınırı bilemeyen kişilerde empati erozyonu vardır. Hak duygusu kendine yöneliktir. Kendini özel, önemli, üstün görür. Böyle bir kimseyle yaşamak bir kediyle aynı çuvala girmek gibidir. Devamlı tırmalar.”
Anne ve baba tutumları dengeli olmalı
Anne ve baba tutumlarının dengeli olması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hayır deme problemi, çok bastırılan çocuklarda oluyor. Çok sınırsız, sorumsuz büyütülen gevşek disiplinli çocuklar, adeta dünya etrafında dönüyor gibi benmerkezci şekilde yetiştiriliyor. Diğer çocuklarda ise katı disiplin var. Katı disiplinde çocuk devamlı ‘Onu yapma, oraya dokunma, bunu yapma’ şeklinde büyütülüyor. Çocuğun yapması gereken şeyi bile anne yapıyor. Böyle durumlarda çocuk, ‘Ben yapamam, ben başaramam’ diye düşünüyor. Birisi ona bir şey yaptığı zaman ‘Hayır’ diyemiyor. ‘Hayır’ dediği zaman sevilmeyeceğini zannediyor.
Hâlbuki çocuğun annesine babasına bile hayır demesi lazım. Evde soru sormasına, itirazda bulunmasına tepki gösterilen çocuk pasif ve korkak oluyor. Özgüveni olmayan çocuk sosyal fobik oluyor” diye konuştu.
1 yaşından sonra yatağı ayrılmalı
Çocuğun bir yaşına geldikten sonra mutlaka yatağının ayrılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Altı yaşına geldiği zaman da odası ayrılmalı. Kız erkek çocukları aynı odada yatırılmamalı. Altı yaşından sonra iki erkek çocuk da aynı yatakta, odada yatırılmamalı.” uyarısında bulundu.
Mesafesiz terk edişe dikkat!
Çocuğun sadece temel ihtiyaçlarının değil, duygusal ihtiyaçlarının da karşılanması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Annelik ve babalık demek sadece çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamak değildir. Mesafesiz terk ediş kavramına dikkat etmek gerekiyor. Mesafesiz terk edişte ne var? Aynı evdeler anne ve baba çocuğun temel ihtiyacını gideriyor, altını temizliyor, karnını doyuruyorlar. Ondan sonra anne kendini işe veriyor. Baba televizyon ya da telefon elinde çocuk yalnız başına kalıyor, yalnız başına uyuyor. Ya da çocuğa ucuz bakıcı dediğimiz tablet veriyorlar. Çocuk bütün günü orada geçiriyor.” diye konuştu.
Haftada 21 saat aşılmamalı
Dijital mahremiyeti de çocuğun öğrenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuğa tableti vereceğin bir süre belirlemek gerekiyor. Eğlence ve oyun amacıyla tablet kullanımının haftada yirmi bir saati geçirmemesini öneriyoruz. Burada çocuğun annesiyle ya da babasıyla beraber film seyretmesini öneriyoruz. Çocuk anne ve babasıyla beraber izlediği şeyi yorumlayacak. Soru sormayı öğrenecek. Çocuk soru soruyorsa korkmayın. Soru sormayan çocuk varsa ondan çok endişeleniyoruz. Soru soran çocuğun öğrenme arzusu vardır ve soru sorunca tersleneceğinden korkmuyordur. Soru soran çocuk rahat öğrenir. Çocuğun sorularına yanıt vermek, çocuğu iyi dinlemek çok önemlidir.
Çocuğun anlattıkları ciddiye alınmalı
Çocuğun söylediklerinin ciddiye alınması gerektiğini de kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Zaman zaman tatsız durumlarda, olmaması gereken durumlarda, çocuğu rahatsız eden durumlarda ya da bir tacize uğradığında çocuğu gerçekten dinlemek, onu ciddiye almak, ona inanmak ve bunun için ona destek olmak gerekiyor. Üstünü kapatmamak gerekiyor.
Böyle durumlarda çocuğun dinlenmesi büyük önem taşıyor.” diye konuştu.