Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’nin F-35 programına yeniden dahil edilmesi ya da bu savaş uçaklarının teslim sürecinin yeniden başlatılması konusunda önemli bir şart ortaya koydu. Uzun süredir iki ülke arasında tartışma konusu olan F-35 meselesi, Washington’dan gelen son açıklamayla birlikte yeniden uluslararası gündemin üst sıralarına taşındı. ABD, Türkiye ile yürütülen savunma iş birliklerinin geleceğini belirleyecek yeni yaklaşımında, programın yeniden açılabilmesi için siyasi ve askeri düzeyde “stratejik uyum” vurgusu yaptı.
Bu kapsamda ABD yönetimi, Türkiye’nin bölgesel politikalarda atacağı adımların, NATO çerçevesindeki ortak güvenlik anlayışıyla daha uyumlu olması gerektiğini belirtiyor. Özellikle savunma sistemleri tercihleri, bölgesel askerî iş birlikleri ve ittifak içindeki koordinasyonun, F-35 programındaki değerlendirmelerde önemli rol oynadığı ifade ediliyor. Ankara’nın son yıllarda savunma alanında izlediği bağımsız politikalar, Washington tarafından dikkatle izlenirken, bu yeni şartın Türkiye’nin karar alma süreçlerini etkileyebileceği değerlendiriliyor.
F-35 konusu sadece bir askeri tedarik meselesi değil; aynı zamanda iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilere yön veren stratejik bir başlık olarak görülüyor. ABD’nin koyduğu bu yeni koşul, iki ülke arasında uzun süredir devam eden askeri iş birliğinin yeniden şekillenebileceğini gösteriyor. Savunma uzmanları, bu şartın Türkiye’nin mevcut savunma mimarisini, özellikle de hava gücü planlamasını doğrudan etkileyebileceğini belirtiyor. Bununla birlikte, Türkiye’nin alternatif savaş uçağı projeleri geliştirmesi ve uluslararası arenada farklı savunma ortaklıklarıyla temas kurması, F-35 denklemindeki tüm dinamikleri yeniden tanımlamaya başladı.
Tüm bu süreç, Ankara ve Washington hattındaki diplomatik trafiğin önümüzdeki dönemde hızlanacağını işaret ediyor. ABD’nin koyduğu şartın netleşmesi, Türkiye’nin atacağı siyasi ve askeri adımlarla şekillenecek. Bu başlıkta yaşanan gelişmeler, NATO içindeki güç dengelerini ve bölgesel güvenlik politikalarını da doğrudan etkileme potansiyeli taşıyor. F-35 meselesi, sadece bir silah programı olmanın ötesine geçerek Türkiye-ABD ilişkilerinin stratejik yönünü belirleyen bir konu haline gelmiş durumda.







