Aile içerisinde saygı ve sevgiyle büyüyen çocuklar ilerleyen yaşlarında özgüvenli, toplum sorunlarının neden ve nedenlerini görme, çözme açısından daha başarılı ve çözümleyici olurlar. Avukat Taciser ÜLKÜ konuyla ilgili açıklamalarda blundu.
Aralık ayının son haftasında Kanada’nın Toronto kentinde, yaşları 13 ila 16 yaşındaki sekiz genç kızın 59 yaşındaki evsiz bir adamı öldürmesi olayı dünya medyasına damgasını vurdu.
Dünya nereye gidiyor, ya insanlık? Bu yaştaki kız çocukların eline bıçak alarak birini öldürebilmesi, global bir şiddet dürtüsünün varlığını gösteriyor. Ve ne yazık ki en önemlisi de silah veya benzeri suç aletlerine internet üzerinden bu kadar kolay ulaşabilmek… Kanada hükümeti olayı gündemine alarak özellikle ruhsal sağlık dediğimiz “menthal health” sorununa ve sosyal hayatta yer almayan gençlere yönelik çok ciddi bir bütçe yaratarak sorunun temelinden çözülmesi için bir çalışma başlattı.
ÜLKEMİZDE DURUM
Gelelim ülkemize. Okuma oranının yerlerde süründüğü, sadece sunulan bilgi ve haberlerle yetinen ve toplumsal farkındalığın gelişmesine destek olmayan bir zihniyetle ne yazık ki işimiz çok zor…
Suç oranı, istismar, taciz ve tecavüz oranı ve en acısı kadın cinayetleri, sınıfta kalmamız için yeterli! Biliyor muyuz ki her yıl kayıtlara geçen 400 ve üstü kadın cinayeti var? Kayıtlara geçmeyen, dere kenarında ölü bulunan, sözde intihar etti denilen nice şüpheli ölüm ise cabası…
Öfke, acı kaynaklıdır. Acı duyan insanın içeride bir yerde bir şeye canı acıyordur, adını koyup ifade edemediği ve çözme yöntemlerini de pek bilmediği için bu duygu ne yazık ki öfke şeklinde patlar. Ortada hiçbir şey yokken öfkelenen insan da yakıp yıkar, kimi zaman şiddete ve ölümlere kadar gider. Bu nedenle işte aile içi yaşam en önemli veri kaynağımızdır. Toplumun çekirdeği aile içerisinde sevgiyle, saygıyla, sağlıklı iletişimle büyüyen çocuklar, yetişkin yaşamlarında daha özgüvenli ve olası sorunun nedenlerini görme ve çözme konusunda daha başarılı olurlar.
İSTİSMAR, TACİZ…
Buna maruz kalan ve ailesine açıklayamayan çocuklar… En büyük korkuları “kızılmak”, “eleştirilmek” olduğu için belki de yıllarca içlerinde bu travmayı taşırlar ve yine yetişkin hayatlarında sorunlu ilişkilere imza atarlar. Çocuklarını duyan, gözleyen ebeveynleri ilerinin sağlıklı ebeveyn ve ilişkilerinin temelini atarlar. Onları her şeye rağmen kabul edelim ve sarılalım ki kendilerini güvende hissetsinler. İşte tam da burada koyacağımız son nokta şudur ki sadece ve sadece toplumun alt kesiminden, aileden, çocuklardan başlayarak bir toplumu sağlıklı hale getirebiliriz. Bütün siyasi iktidarların da daha sağlıklı toplum için işte bu sosyolojik çalışmaları yapmaları büyük bir kazançtır.
AV. TACİSER ÜLKÜ